Hukuk

Hukuk: Toplumu Şekillendiren Kurallar Bütünü ve Farklı Sistemler


Hukuk ya da tüze, birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak
çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için
ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Ayrıca, toplumu düzen altına alan ve kişiler arası
ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile
desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik
ve ortak menfaati gözetir. Daha fazla hukuk
haberi için tıklayın.

Hukuk sistemindeki genel farklılık yasama organının hukuk yaptığı Kara Avrupası Hukuk Sistemi ve hakim kararlarının hukuku oluşturduğu Ortak Hukuk Hukuk Sistemi çevresinde
oluşur. Tarihte dini hukuk, laiklik
hususunun yerleşmesinde de dahil olmak üzere önemli bir rol oynamıştır ve hâlâ bazı dini ülkelerde uygulanmaya devam etmektedir. Şer’î Hukuk dünyada en çok kullanılan
dini hukuktur ve İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerde ana
hukuk sistemi olarak uygulanır.

Hukuk; felsefe, maliye, sosyoloji ve hukuk tarihi gibi derslerde kaynak olarak kullanılır. Ayrıca eşitlik, adalet, hak ve hakkaniyet
konularında önemli tartışmaların başlangıcına kaynaklık eder.

Etimoloji

Hukuk kelimesi; Arapça “hak” (حق) kökünden gelir ve kelimenin çoğuludur. Türk Dil Kurumuna göre hukuk kelimesi, “Toplumu düzenleyen ve
devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünüdür”. Bunun dışında hukukun “haklar” anlamı da vardır.

Teorik Anlamı

Hukuk dönemden döneme değiştiği için hâlâ doyurucu bir tanım yapılamamıştır. Kant “Hukukçular hâlâ hukukun tanımını aramaktadırlar.” der.
Günümüzde en çok kabul edilen tanımı ise: “Belirli bir zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen ve uyulması devlet zoruna
(müeyyide) bağlanmış kurallar bütünüdür.”

Geniş bir kavramla ifade etmek istersek teknik anlamda hukuk; örgütlenmiş bir toplum içinde yaşayan insanların birbirleriyle veya kişilerin
yine kendilerinin meydana getirdiği topluluklarla ve bu toplulukların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, kişilerin güvencesini ve
insan haklarını sağlamak amacıyla oluşturulan ve devlet gücü ile desteklenen bağlayıcı, genel, soyut ve devamlı kurallar bütünüdür.

Bilimsel bir disiplin olarak hukuk, kendi içinde temel olarak ikiye ayrılır. Genel olarak hukukun kişiler arası ilişkileri konu alan kısmına
Özel Hukuk, kişiler ile devlet veya
devleti oluşturan kurumlar arası ilişkileri düzenleyen kısmına ise Kamu Hukuku adı verilir. Bu ayrım roma hukukundan kalma bir ayrımdır (ius privatum-ius publicum).
Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku ve Devletler Özel Hukuku özel hukukun, buna karşılık Anayasa Hukuku, Ceza Hukuku ve İdare Hukuku kamu
hukukunun başlıca alt dallarıdır.

Kamu hukuku, devletin ve diğer kamu, kurum
ve kuruluşlarının örgütlenişine, işleyişine, gördükleri hizmetlere ilişkin kurallar içerir. Demokratik toplumlarda kamu hukukuna başlıca egemen olan ilkeler
hukuki güvenlik ve kanunilik prensibidir. Özel hukuk ise dar anlamıyla kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini düzenler. Egemen olan ilkesi irade
serbestisidir (Privatautonomie).

Tarihçe

Ana madde: Hukuk tarihi

Hukukun başlangıcı medeniyetin oluşumuna yakın bir şekilde ortaya çıkmıştır. M.Ö. 3000’lerde oluşmuş Antik Mısır hukuku, medeni kanunlar içeren ve yüksek
olasılıkla 12 levhaya bölünmüş kitaplardan oluşmuştur. Ma’at baz alınarak hazırlanmış olan, kültürel özelliklerle karakterize edilmiş,
eşitlik ve bölünemezlik konulu retorik söylev şeklindedir. M.Ö. 22. yüzyıllara gelindiğinde Sümer İmparatoru Ur-Nammu tarihteki ilk yasayı,
ahlak kuralları ile ilgili beyanlardan oluşan bir yasayı hazırlatmıştır. M.Ö. 1760 yıllarında Kral Hammurabi, Babil kanunlarını
yasalaştırıp tabletlere işlettirmiştir ve halkın görmesi için krallığın çeşitli bölgelerine stel olarak yerleştirtmiştir. Bu kanunlar
Hammurabi Kanunları olarak bilinir.

Eski Ahit M.Ö 1280 yıllarında ortaya çıkmıştır. Ahlaki zorunluluklardan ve iyi bir toplumun sahip olması gereken özelliklerden bahseder.
Milattan önce 8. yüzyıllarda, Antik Atina‘dan
küçük bir şehir devleti tarihteki ilk kadınlar ve köleler hariç geniş katılımı temel alan bir toplum oluşturmuştur. Buna rağmen Antik Atina‘da hukuk bilimine ya da hukuka dair bir
kelimeye rastlanmamıştır. Bunun yerine ilahi yasa (thémis), insan kararnameleri (nomos) ve törelerden (díkē) oluşan üçlü bir ayrıma
başvurmuşlardır. Ancak Antik Yunan Hukuku,
demokrasinin oluşumunda önemli anayasal yenilikler içermiştir.

Hindistan Anayasası

Hindistan Anayasası en uzun anayasadır. 444
maddeden, 12 bölümden ve 117,369 kelimeden oluşur.

Roma Hukuku ağırlıklı olarak Yunan filozoflarından etkilenmiştir ancak
ayrıntılı kuralları profesyonel ve sofistike hakimleri tarafından oluşturulmuştur. Uzun zamanlar hüküm süren Roma İmparatorluğu değişen toplumsal şartlara
uyum sağlayabilmek için hukuk değişimlere uğramıştır. Karanlık Çağ’da bu yasalar töre ve içtihatlarla değiştirilse de 11. yüzyılda Orta
Çağ hukuk akademisyenleri Roma Hukukunu
araştırmaya başlayınca yeniden keşfedilmiştir. Latince hukuk özdeyişleri rehberlik etmek için derlenmiştir.

Orta Çağ İngiltere’sinde Kraliyet Mahkemeleri örnek davalardan oluşan bir bütün geliştirdiler. Bu bütün daha sonra Kara Avrupası Hukukuna
kaynaklık etmiştir. Avrupa çapında geçerli
olan bir Ticaret Hukuku, tüccarların ortak kurallara göre ticaret yapmalarına yarayacak ve farklı yerel hukuk kurallarına tabi olmamalarını
sağlayacak şekilde oluşturulmuştur. Oluşturulan bu hukuk kuralları modern Ticaret Hukukunun habercisi olmuştur, sözleşme serbestisini ve
mülkiyetin satılabilirliğini vurgulamıştır.

18. ve 19. yüzyılda milliyetçilik öne çıkınca Ticaret Hukuku ülkelerin yerel hukuklarına yeni kanunlarla birleştirilmiştir. Napolyon ve
Alman yasaları en etkilileri olmuştur. Bu yasalar geniş ciltlerden oluşan İngiliz Ticaret yasalarına göre hakimlerce daha kolay
uygulanabilir ve ihracat edilebilir olduklarından tercih edilmişlerdir.

Japon Anayasası

1946 tarihli yenilenmiş Japon
Anayasası.

Antik Hindistan ve Çin yasaları farklı hukuk geleneklerini temsil
ederler ve tarihte bağımsız hukuk teorisi ve pratiği okullarına sahip olmuşlardır. M.S. 100 yıllarında Hindistan‘da Arthashastra ve Manusmriti adlı
kuruluş antlaşmaları emredici hukuki tedbirler içeren yazılardan oluşmuştur. Hindistan mitolojisi tipi olan Manu’nun felsefi görüşü tolerans ve çoğulculuk
üzerinedir ve Güney Doğu Asya‘da
benimsenmiştir.

Küreselleşme süreci; hukuk alanını da etkisi altına almış ve biçimlenmesinde etkili olmuştur. Hukuk, küreselleşme karşısında yalnızca
biçimlenen bir nesne olarak yer almamış ayrıca küreselleşmenin taşıyıcısı da olmuştur. Küreselleşmenin hukuku birebir etkilediği alanlar;
evrensel normlar fikri ve uluslararası hukuk olarak sıralanabilir.

Hukuk Kuralları ve Özellikleri

Hukuku diğer toplumu düzenleyici kurallar olan örf ve adetler, gelenekler ve dinlerden ayıran özellik devlet tarafından güvenceye alınmış ve
cebrî yaptırımlara sahip olmasıdır. Hukuk kuralları insan davranışlarını düzenler ve bulunduğu toplumun değer yargılarını taşır. Soyutluk ve
genellik özelliği sayesinde benzer nitelikteki bütün durumlarda uygulanması sağlanır.

  • Genellik: Sadece belli bir kimseye değil, aynı durumda bulunan tüm kişilere uygulanmasıdır. Hukuk Kuralları herkes
    için geçerlidir. Ancak istisnalar bulunabilir. Örneğin, zihinsel yeterliliği bulunmayanlara ceza verilmez.
  • Soyutluk: Hukuk kuralının belli ve tek bir olaya değil aynı özelliği gösteren tüm olaylara uygulanmasıdır.
  • Süreklilik: Bir hukuk kuralının yürürlükte kaldığı süre boyunca uygulanmasıdır. (Süreklilik, asla değiştirilemezlik
    anlamına gelmez. Çünkü Hukuk kuralları kanun koyucu tarafından her zaman için değiştirilebilir, hatta kaldırılabilir.) İstisnai olarak
    bazı kanunların süreklilik niteliği yoktur. Bu tür kanunlar belli bir süre için çıkartılır ve sadece o süre içinde uygulanırlar. Ör: Her
    yıl çıkartılan ve 1 yıl boyunca yürürlükte kalan bütçe kanunları.
  • Bağlayıcılık: Hukuk kurallarına uyulması gerektiği anlamına gelir.

Bağlayıcılıkta kişinin kurala uyması beklenir ve zorlamaya gerek olmadan kendi de uyabilir. Hukuk kuralı toplumsal kabul gördükten sonra pek
çok kişi zorlama olmaksızın ona uyar. Ancak Zorlayıcılıkta ise yalnızca uymayanlar zorlanır. (Uymama şartı vardır.)

Müeyyide

Ayrıca bakınız: Yaptırım

Hukuk alanında yaptırım kamu gücü ile uygulanır. Hukuka uymayı zorlama, uymayanları cezalandırma ve uyulmadığı durumlarda ortaya çıkan
zararları telafi etmek için kullanılır. Hukuk düzenini sağlamayı ve korumayı amaçlayan yaptırımlar yine hukuk düzeninin öngördüğü şekilde
yerine getirilir.

Maddi ve manevi yaptırımlar olarak ikiye saf ayrılır. Maddi yaptırımlar hukuka aykırı durumlarda uygulanırken manevi yaptırımlar bu
durumları engellemek için kullanılır.

Ceza hukukunda ölüm, hapis ve para cezaları; anayasa hukukunda siyasetten men, parti kapatma; vergi hukukunda vergi ve kaçakçılık cezaları
gibi değişik hukuk dallarında değişik yaptırımlar vardır. Daha fazla bilgi için Ceza Hukuku sayfamızı ziyaret ediniz.

Hukukun Dayanağı

Hukukun dayanağı ile ilgili çeşitli dönemlerde kuramlar üretilmiştir. Bunları sıralamak gerekirse bunlar, hukukun dayanağını bilinçli bir
irade olarak gören kuramlar, irade dışı olarak gören kuramlar ve pozitivist kuramlar. Bu kuramların bazılar felsefi değil ortaya çıktığı
dönemin sorunlarını çözmek veya politik görüşleri hukuk bilimi içinde ifade etme ihtiyacından ortaya çıkmıştır.

Hukukun Unsurları

Hukukun öğeleri (unsurları) üç tanedir: 1) Kural, 2) Yaptırım, 3) Devlet. (Bunlar olmadan hukuk olamaz.)

Hukukun İşlevleri

Hukuk başlıca iki işlevi yerine getirir: 1. Düzeni sağlar, 2. Adaleti tesis eder. Adalet ve Düzen arasındaki ilişki Avustralyalı Prof.
Hedley Bull tarafından kapsamlı olarak ele alınmıştır. Adalet ve Düzen birbirinin bütünleyicisi olduğu kadar aynı zamanda ilginç bir
biçimde birbirlerine ters orantılı olarak etki eden iki kavramdır. Düzeni hızla sağlamak kesinlikle adaletin eksik kalmasına sebebiyet
verecektir. Örneğin bir cinayet davasında, geçmiş çağlarda olduğu gibi çok kısa bir sürede karar verip, suçluyu idam etmek toplumsal düzeni
hızla sağlayacak ve hukuk caydırıcı etkisini olabildiğince çabuk bir biçimde gösterecektir.

Düzen, herhangi bir sistemin uyumlu ve amaca yönelik olarak işleyişidir. Düzen karmaşayı önler. Huzuru ve güveni sağlar. İnsanlar arasında
barış ortamı oluşur.

Adalet, insanlar arasında hakların korunmasının sağlanmasıdır. Fırsat Eşitliği, Hak Eşitliği gibi kavramların uygulanmasını gerçekleştirir.
Adalet sistemine (mahkemelere) -bireysel anlamda olsa dahi- düzen bozulduğunda ihtiyaç duyulur.

Hukukun Dayanağına İlişkin Kuramlar

Bilinçli İrade Kuramı

Genel irade kuramı’na göre hukuk; toplumdaki insanların karşılıklı olarak birbirleriyle anlaşmalarını dayanak alır ve bunun sonucunda
hukuka, toplumsal sözleşme olarak bakar. İnsanların anlaşarak ortaya çıkardığı bu toplumsal sözleşmeye uymaları kendileri için ödev olarak
görülür.

Tanrısal (İlahi) irade kuramı hukuku Tanrı’ya dayandırır ve ancak onun istemesi dahilinde ortadan kalkar. Hukuka uyma zorunluluğu, onu
Tanrı’nın yansıması olarak gördükleri içindir.

Kişisel irade kuramı ise Devletin iradesine dayandırır. Hukuk, devlet ve onu temsil eden güçler içindir.

Bilinç Dışı İrade Kuramı

Tarihsel hukuk kuramı, hukuku ulusların tarihlerine dayandırır. Hukuk bir ulusla doğar yaşar ve gelişir, bir yasa koyucunun iradesine
bağlı değildir.

Doğal hukuk kuramı’na göre ise doğal hukukun insan var olmadan önce de var olduğunu ve insanların yaptığı hukukun bu doğal hukuka uygun
olması gerekir. İnsan hakları doğal hukuk kuramına göre değerlendirilir. Örnek olarak insanların doğal olarak sahip olduğu yaşam hakkı
değiştirilemez veya kaldırılamazlar.

Pozitivist Kuramlar

Bazı pozitivistler; hukukun devlet iradesinden doğduğunu, bazıları ise sosyal bir durum olduğunu söylerler. Marx’ın hukuk alanındaki
düşünceleri de pozitivist kuramlar arasına girer. Ona göre tüm toplumsal olaylar ekonomik olaylara dayanmakta, dolaylı olarak hukuku
toplumsal olaylara dayandırmaktadır.

Eleştirel Kuram

Eleştirel hukuk kuramına göre, akla ve mantığa dayalı evrensel bir hukuk düzeni ortaya konulmalıdır. Ne var ki hukuk mantığın ifadesi
değil, siyasal gücün (iktidarın) yansımasıdır. Eleştirel hukukçular açısından hukuk, kurallar ve bütünle ifade edilmenin dışına çıkmıştır.

Hukuk Sistemleri

Hukuk biliminde biçim, öncelikler ve ilkeler doğrultusunda bazı sistemler ortaya çıkmıştır.

Roma Hukuku

Avrupa ülkelerinin yanında Türkiye‘nin de kanun hazırlama sürecinde örnek
aldığı hukuk sistemidir. Roma hukuku, tüm
dünyada hukuk fakültelerinde en yaygın olarak öğretilen hukuk sistemidir ve birçok ülkede bugün uygulanan laik hukuk sistemlerinin
kaynağıdır. Bu sistemde hukuk, kamu hukuku ve özel (medeni) hukuk diye iki ana bölüme ayrılır.

İstanbul şehrinde Bizans İmparatoru
I. Justinianus döneminde (M.S. 565) derlemesi yapılan “Corpus Iuris Civilis” ya da “Justinianus Kodeksi”, Roma hukukunun Bizans dönemine uyarlanmış bir
derlemesidir. Bu derleme, Roma hukukunun
yaşatılması ve sonradan modern Avrupa‘nın
çağdaş hukuk sistemlerine kaynaklık etmesinde önemli rol oynamıştır.

Roma hukukundan günümüze birçok temel prensip ve
özdeyiş kalmıştır. Masumiyet karinesi (hiç kimsenin suçu kanıtlanmadan suçlu sayılamayacağı), kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi (kanunen
suç olarak tanımlanmamış bir eylemin suç olarak nitelenemeyeceği ve buna ceza verilemeyeceği), hukukun yönetim erkinden bağımsız olması ve
hiç kimsenin kendi davasının yargıcı olamayacağı ilkeleri bunlardan en çok bilinenleridir.

  • Omnes homines aequales sunt (Bütün insanlar eşittir)
  • Nullum crimen, nulla poena sine lege (Kanunsuz suç, kanunsuz ceza olmaz)
  • Actori incumbit onus probandi (İspat yükü davacıya aittir)
  • In dubio pro reo (Şüpheden sanık yararlanır)
  • İnfinita aestimatio est libertatis (Özgürlüğün değeri sonsuzdur)
  • Iustitiae dilatio est quaedem negatio (Geciken adalet onun reddi demektir)
  • Leges ab omnibus intellegi debent (Kanunlar herkes tarafından anlaşılabilir olmalıdır)
  • Litorum usus publicus est (Kıyılar herkes tarafından kullanılabilir)
  • Ne bis in idem crimen iudicetur (Aynı suça iki defa mahkûmiyet kararı verilemez)
  • Nihil iniquis venali iustitia (Satın alınabilen adaletten daha kötü bir şey olamaz)
  • Non servata forma corruit actus (Şekle uyulmamışsa muamele yıkılır)
  • Poena corporalis maior qualibet poena pecuniaria (Bedeni ceza her türlü para cezasından daha ağırdır)
  • Quilibet praesumitur bonus, usque dum probetur contrarium (Aksi kanıtlanıncaya kadar bir kimsenin iyi niyetli olduğu karinedir)

Justinyen Kodeksi

Corpus Iuris Civilis’in kodifike edilmesini emreden Bizans İmparatoru I.Justinyen (527-565).

Kara Avrupası Hukuk Sistemi

Ana Madde: Kara Avrupası
hukuk düzeni

İngilizce diliyle “Civil Law” adı altında geçen Kara Avrupası hukuk sistemi bugün dünyadaki çoğu ülkenin kullandığı hukuk sistemidir. Kıta Avrupası hukuk sisteminde yetkili sayılan
kaynaklar, başlıca, yürürlükteki yasalar -özellikle daha önce hükûmet tarafından kodifike edilmiş anayasalar veya tüzükler- ve törelerdir.
Kodifikasyonlar binlerce yıl öncesine dayanır ve bunların en erken örneği Babil Kanunları’dır. Modern Kıta Avrupası hukuk sistemi
aslen geç Orta Çağ’da Batı Avrupası tarafından
keşfedilen 6. yüzyıl Doğu Roma İmparatorluğu
hukuk pratikleri yazılarından türemiştir. M.S. 529-534’te Bizans İmparatoru I.Justinianus o zamana kadar oluşturulmuş Roma kanunlarını kodifike etmiştir ve
birleştirmiştir. Oluşturulan bu bütüne Corpus Iuris Civilis adı verilmiştir.

Magna Carta

Kral John, Magna Carta’yı imzalarken.

Ortak Hukuk

Ana Madde: Ortak hukuk

Anglo-Amerikan ülkelerinde uygulanan sistemdir. XI. yüzyılda İngiltere’de gelişmiştir. Orta Çağ’da İngiltere’de Norman Fethinden sonra hukuk
eyaletten eyalete, her bir kabilenin törelerine göre farklılık göstermeye başlamıştır. “Ortak Hukuk” konsepti ise 12. yüzyılın sonlarında
II. Henry’nin saltanatı zamanında, yetkisi olan yargıçları kurumsallaşmış ve birleşik, ülke için “ortakça” uygulanabilecek bir hukuk
sitemi yaratmaları konusunda tayin ettiğinde ortaya çıkmıştır. Ortak Hukukun evrimleşmesindeki sonraki en önemli adım Kral John’un zamanın baronları tarafından hukuk
kurallarını ihlal etme yetkisini sınırlayan bir belge imzalattırılmasıyla atılmıştır.

Ortak hukuk sistemleri; diğer ülkelere
kıyasla daha liberal diyebileceğimiz özgürlükçü ekonomik sistemlere sahip ülkelerde daha yaygındır. Bu sistem “doğal hukuk” prensiplerine
eğilimlidir. Hukuk sisteminin, “kendiliğinden ve dinamik bir şekilde”; sürekli değişim içerisinde olduğunu savunur. Doğal hukuka yakın
ortak hukukun; teknolojik gelişmeler karşısında yetersiz kalan yasaların yaratacağı mağduriyetleri önleyebilmesi adına daha makul olduğunu
söyleyen bir görüş son yıllarda daha ağır basmaktadır.

Dini Hukuk

Dinî hukuk açıkça dini emirlere dayanır. Buna Yahudi yasa sistemi Halaha ve Müslüman yasa sistemi Şeriat örnek verilebilir. Bazı Hristiyan
Kiliseleri Kanon Hukukunu kabul ederler ve uygularlar. Dinî hukuk çoğunlukla “değiştirilemezlik”e vurgu yapar çünkü Tanrının sözlerinin
hükûmet ya da mahkemeler tarafından insanlara karşı yasalaştırılmaması ve değiştirilmemesi kabul edilir.

İslam Hukuku

İslam hukuku, İslam‘ın ilkelerine dayanır ve hukukun
kaynağı olarak Kur’an görülür. İslam
hukukunda Kur’an’da hüküm bulunmaması halinde Peygamberin sözleri (hadis) ve davranışları (sünnet) dikkate alınır. Kıyas (analoji) ve İcma
(mahkeme içtihatları ve din bilginlerinin görüşleri) hukukun oluşumunda önemli paya sahiptir.

Uluslararası Hukuk

Uluslararası hukuk bir devletin diğer bir devlet veya devletlerle veyahut bir devletin uluslararası örgütlerle ilişkilerini düzenleyen kamu
hukuku dalıdır. Bir devletin ülkesinde vatandaşları arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına “iç hukuk” denir. Bir devletin diğer
devlet veya uluslararası örgütlerle ilişkilerini düzenleyen kurallar ise “dış hukuk”u meydana getirir.

0
Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 Oylar
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments